top of page

 Hz. Muhammed (s.a.v.)’in İslam’ı Yayma Çabaları

610 yılında ilk vahyin gelmesiyle birlikte Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamberlik görevi başlamıştır. O, öncelikle İslam’ı en yakınlarına duyurmuş, çağrısını Mekke’de üç yıl gizlice sürdürmüştür. Daha sonra tüm Mekkelileri açıktan İslam’a davet etmiştir. Mekkeli müşriklerin ileri gelenleri,  Peygamberimiz (s.a.v.)e büyük bir tepki göstermişler ve İslam’ı anlatmasına engel olmaya çalışmışlardır. Yeni Müslüman olanlara çeşitli baskı ve eziyetlerde bulunmuşlardır. Bütün engellemelere ve baskılara rağmen Peygamberimiz (s.a.v.) İslam’ı insanlara duyurmaya ve anlatmaya çalışmıştır. Peygamberimiz (s.a.v.) İslam’a çağrısını yalnızca Mekkelilere değil, Mekke dışındaki insanlara da ulaştırmak için büyük gayret göstermiştir. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v.) tüm insanlara gönderilmiş Allah (c.c.)’ın son peygamberiydi. Bu nedenle Hz. Muhammed (s.a.v.) Mekke’ye dışarıdan gelenleri de İslam’a davet etmiştir. Ayrıca Taif’e de gitmiş, onlara kendisinin Allah (c.c.) resulü olduğunu bildirmiş ve İslam’ı anlatmıştır. Ancak Taifliler Peygamber Efendimizin çağrısını kabul etmemişler ve onu taşa tutmuşlardır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)in ayakları kanlar içinde kalmıştır. Peygamberimiz (s.a.v.) tekrar Mekke’ye dönmek zorunda kalmış ve tüm güçlüklere rağmen çağrısını sürdürmüştür. Mekkeli müşriklerin baskı ve zulümleri artık dayanılmaz hâle geldiği için Peygamberimiz, Müslümanlarla birlikte 622’de Medine’ye hicret etmiştir. Hicretten sonra peygamberlik görevini burada sürdürmüştür. Onun sabırlı ve azimli çalışması sonucunda pek çok Arap kabilesi İslam’ı kabul etmiş ve İslam dini hızla Arap Yarımadası’nda yayılmaya başlamıştır. Peygamberimiz (s.a.v.) İslamiyeti yaymak için İran, Bizans, Habeş gibi çevre ülkelerin hükümdarlarına da elçilerle mektuplar göndermiştir. Örneğin, Dihye bin Halife ile Bizans İmparatoru Heraklius (Herakliyus)’a gönderdiği mektupta şu ifadeler yer almaktadır: “Allah (c.c.)’ın Resulü Hz. Muhammed (s.a.v.)’den Bizans İmparatoru Herakliyus’a: Allah (c.c.)’ın selamı hak yolda olanların üzerine olsun. Seni İslam’a davet ediyorum. İslam’ı kabul et ki kurtuluşa eresiniz. Allah (c.c.) da sana mükâfatını iki kat versin. Eğer kabul etmezsen halkın günahını sen çekersin. ‘Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızdaki ortak olan söze gelin. Sadece Allah (c.c.)’a kulluk edelim ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım.’ Allah (c.c.)’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın…”

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)in Habeş kralı Necaşi’ye gönderdiği mektup ise şöyledir: ‘‘Bismillâhirrahmânirrahîm (Rahman ve rahîm olan Allah (c.c.)’ın adıyla). Bu yazı, Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)’den Habeş’in büyüğü Necaşi Ashama’yadır. Selam hidayete tâbi olanlara, Allah (c.c.)’a ve Peygamberine iman edenlere, Allah (c.c.)’ın bir ve ortaksız olduğuna, zevce ve çocuk edinmediğine, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet edenlere olsun.” Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)in gönderdiği elçiler, İran hükümdarı dışındaki devlet başkanları tarafından çok iyi karşılanmış ve çeşitli hediyelerle uğurlanmıştır. Ancak bunların hiçbiri İslam’ı kabul etmemiştir.

                                                                                                                  Peygamberimiz (s.a.v.)in İran hükümdarına gönderdiği mektupta şu ifadeler yer almaktadır: “Bismillâhirrahmânirrahîm (Rahman ve rahîm olan Allah (c.c.)’ın adıyla). Allah (c.c.)’ın kulu ve Peygamberi Muhammed (s.a.v.)’den Fars’ın büyüğü Kisra’ya. Hidayete uyanlara, Allah (c.c.) ve Resulüne iman edenlere, Allah (c.c.)’tan başka hiçbir ilah olmayıp onun bir tek olduğuna, ortağı ve benzeri bulunmadığına, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in onun kulu ve resulü olduğuna şehadet edenlere olsun. Ey Kisra! Seni Allah (c.c.)’ın dinine davet ediyorum. Çünkü ben dirileri (Allah)’ın azabıyla uyarmak, kâfirler üzerinde o söz (azap) hak olmak için, bütün insanlara peygamber olarak gönderildim. Ey Kisra! Müslüman ol ki selamet bulasın. Eğer olmazsan Mecusilerin günahı boynuna olsun.”

İrfan Yücel, Peygamberimizin Hayatı, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1999,  s. 180. 

Peygamberimizin mektuplarından biri

bottom of page