
HZ.MUHAMMED'İN DOĞDUĞU ORTAM
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), Arabistan’ın Mekke şehrinde dünyaya gelmiştir. Arabistan, Asya kıtasının güneybatısında yer almaktadır. Doğusunda Umman Denizi ve Basra Körfezi, batısında Kızıldeniz, kuzeyinde Irak ve Suriye, güneyinde ise Aden Körfezi ve Hint Okyanusu vardır. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in doğduğu Mekke’de Allah (c.c.)’ın evi (Beytüllah) olarak nitelendirilen kutsal Kâbe bulunmaktadır ve burası dünyanın en eski yerleşim yerlerindendir. Bu nedenle Mekke çok önemli bir şehirdir. Arabistan’ın büyük bir bölümü çöllerle kaplı olduğundan insanların bir kısmı çöllerde göçebe olarak yaşıyordu. Burada yaşayan insanlar geçimlerini hayvancılık ve tarımla sağlıyordu. Mekke, Medine, Taif gibi şehirlerde yaşayanlar ise ticaretle uğraşıyordu. Özellikle dışarıdan Mekke’ye hem Kâbe’yi ziyaret etmek hem de ticaret yapmak için çok sayıda insan geliyordu. Ayrıca yılın belli zamanlarında Mekke’de panayırlar düzenleniyordu. Arabistan’ın farklı bölgelerinden ve diğer ülkelerden gelen insanlar, burada alışveriş yapıyordu. Böylece Mekkeliler çok önemli bir gelir elde ediyordu. Peygamberimiz (s.a.v.)in doğduğu dönemde Mekke ve Arabistan’da putperestlik yaygındı. İnsanlar Kâbe’nin içini putlarla doldurmuştu. Bu kutsal mabette her kabilenin bir putu vardı. İnsanlar Hz. İbrahim’in getirdiği tevhit inancını unutmuş, putlara tapar hâle gelmişti. Putların, kendilerini Allah (c.c.)’a yaklaştıracağına inanıyorlardı. Bu nedenle dilek ve isteklerini putlara iletiyor, onlar adına kurbanlar kesiyorlardı.

İslamiyetten önce Arap Yarımadası
Putperestliğin yanında Arabistan’da Hristiyanlık, Musevilik gibi dinlere mensup insanlar da vardı. Bunun yanında az sayıda da olsa Hz. İbrahim’in getirdiği dinî inancı benimseyen ve bunu sürdürmeye çalışan kimseler de bulunuyordu. Bunlara Hanif deniliyordu. Hanifler putlara tapmıyor, içki, kumar, falcılık gibi kötü alışkanlıklardan uzak duruyorlardı. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in doğduğu dönemde toplumda insanlar hürler ve köleler olmak üzere başlıca iki sınıfa ayrılmıştı. Hürler, özgürdü ve her hakka sahipti. Kölelerin ise hiçbir hak ve özgürlüğü yoktu. Köleler bir mal gibi alınıp satılabiliyordu. Peygamberimiz (s.a.v.)in doğduğu dönemde Arap Yarımadası’nda halk kabileler hâlinde yaşıyordu. Kabileler arasında kan davası ve benzeri sebeplerle sık sık savaşlar çıkıyordu. Toplumda haksızlık ve düşmanlık artmış, barış ve huzur ortamı kalmamıştı. Güçlüler zayıfları eziyor, Mekke’ye gelen yabancıların mallarına el konuluyordu. Kadınlar ve kız çocukları hor görülüyordu. Kadınlara mirastan pay verilmiyor, kimi zaman kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü oluyordu. Ayrıca toplumda içki içmek, kumar oynamak, hırsızlık, falcılık gibi kötü alışkanlık ve davranışlar da artmıştı. Bu dönemde Arap toplumunda okuma yazma bilenlerin sayısı azdı. Fakat Araplar arasında şiir ve hitabet sanatı gelişmişti. Her yıl Mekke’de düzenlenen panayırlarda şiir yarışması yapılır, birinci gelen şiir Kâbe’nin duvarına asılırdı. Bunlardan muallaka-i seba diye bilinen yedi şiir, Araplar arasında meşhurdur.

Peygamberimiz (s.a.v) Mekke'de dünyaya gelmiştir.